1 Ocak 2016 Cuma

Hepi Niv Yır 2016 Masalı

Gece saat 00:00. 

2015'i gözyaşları içinde, ah pardon tabii ki arkasından üzülmedik, düzeltiyorum, bütün kötü ve nefret dolu duygularımızı sunarak sona erdirip,  yeni başlayan 2016'yı çığlıklar atarak sevinç kahkaları ile karşıladık. 

Yeni yıla girer girmez bir huzur kapladı dünyayı. Şöyle pencereden dışarı baktığımda, İstanbul'a eski yıl yağmaya başlamış olan kirli kar erimiş, yerine yeni yılın karı yağmaya başlamıştı. Beton yığını olan semtimiz yemyeşil çam ağaçları arasında, bahçelerinde ceylanların koşturduğu evlerle dolu bir yere dönüşüvermişti. Sokak kedileri ve köpekleri üşümüyor, kendilerine hazırlanmış küçük kulübelerde derin bir uykudaydılar. Huzur, semtimizde yaşayanların nefes alışverişlerinden hissediliyordu.

Barış gelmişti savaşın yakıp yıktığı ülkelere, masum halkları ve en çok da çocukları mutluydu. Televizyonlarda ilk haber buydu. Ayakları çıplak değildi hiçbir çocuğun ve hepsi yeni yedikleri hindiden doymuştu, ellerinde baston şekerlemelerle. Herkes zengin artık. Sadece piyangodan kazanılmamış, eşit dağılan gelirvar  ve bir de emeğe saygı. Dün çöpten ekmek bulup yiyen adam ve ona midesi bulanarak bakan kadın, aynı restoranda bu akşam birarada 'hepi niv yır' derken kameralara yakalanmışlar. Bakın kanal kanal yarın izlersiniz insanlar yeni yıla nasıl girdi programlarında.. 

Kadınların hepsi taçlanmış, güzellikleri yüzlerine yansımış, dayak ise tarihe karışmış. Erkekler ise empati kurmakta kadına tur bindirmiş. Elinde çiçek olmayan erkeği dünyada yaşatmıyorlar sanki. Trafik korkulu rüya olmaktan çıkmış büyük şehirlerde ve özellikle İstanbul'da. İnsanlar bir plan yaparken artık trafik içlerindeki hevesi törpülemiyor, sinirler gerilmediğinden, kazalar gerçekleşmediğinden hayat bir pamuk helva kıvamında yaşanılır olmuş. 

Sağlık gelmiş, hastalıkların olmadığı bir dünya. Bir an da nereye gittiyse mikroplar, giden gitsin zaten dileğimiz bu değil miydi?

Dilekleri gerçek olmuş güzel insanlar var etrafta. Herkes zayıf mesela, su içsem yarıyor devri bitmiş.  Laf aramızda genç olmanında artık yaşı kalmamış, her kadının kapısında bir beyaz at. Ben bu kadar çok beyaz atı rüyamda bile görmemiştim. Bekar erkekler yanlarında birer JLo (isteyene Angelina ;konu ilgi alanıma girmeyince bu kadarını örnekleyebildim) yürekleri kabarmış nasıl da mutlular -evliler eşleriyle öyle mutlu ki kim çözer artık mahreme uçkuru? 

Güneş bu yıl herkesin istediği saatte doğacakmış. Ben biraz daha güneşimi bekleyebilirim, ay var gökyüzünü aydınlatan. Lapa lapa yağan kar havada uçuşan pamuklar gibi görünüyor gözüme. Sıcacık evimde kızaran kestanelerin mis kokusuna eşlik eden bir koku eksik sadece. Bu yıl hayallerini kendi istediği gibi şekillendirecek kadar büyümüş oğlumun kokusu. Ama ben değil miydim büyüsün diye gözünün içine bakan. Artık alışmaya başlamalı uzaktan izleyerek mutluluğuyla mutlu olmaya, bir zamanlar nefes alyor mu diye uykusunda yokladığım canımdan bir parça olana. Yıllardır benim annem de aynı şeyi yapmıyor mu benim için. Ne zaman istesem yanımda değil mi, ama sadece ben ne zaman istersem... 

İşin aslı; geleneksel yeni yıla giriş kutlamaları kapsamında, bu yıl da batıla kapı açıp, 'nasıl girersen bütün yıl öyle geçer' inancıyla tamamladık. Bazılarımız o en yakınındakinin boynuna hırçınca sarılıp, o kişiyi öptü. Artık bütün bir yıl mutlu mesut öpüşürüz. Bazılarımız hareket etmeyi sevmediği, sürekli oturacak, yatacak bir yer aradığı halde, yeni yıla ayakta girmek istedi. 365 gün ayakta durmak nasıl bir istekse artık.. Bir de akıllı ticaret erbabının icadı 'kırmızı don' giyen çılgınlar vardı aramızda, her ne kadar gerçekten giydiler mi göremesek de... İyi dilekler yazıldı, hatta sosyal medya ve günümüzün çılgın iletişim aracı whatsapp bir süreliğine işlevini yapamadı. (Biliyorum çünki ben de bağımlılarından bir tanesiyim.) "Mutluluk, sağlık, huzur, barış, bolluk, güzellik, sevgi, tüm dileklerin gerçek olması" gibi klişe kelimeler kullanıldı benzer cümleleri oluşturan mesajlaşmalarda. Halbuki, eski kar duruyordu üzerine yenisi yağarken. Bir salise içinde ne öptüğün kişi kurbağaya dönüştü, ne de piyagodan büyük ikramiye çıktı-hani Sinderella misali bir talih kuşu konmadı ki bu gece de başımıza-. Bir gece de savaşlar bitmediği gibi, kazançlar değişmedi, yine aynı ayakkabısız morarmış ayakların dramı ve ısınmak için girdiği arabanın tekerinin altında içi dışına çıkmış sokak kedisinin cansız bedeni. Güneş aynı saatte doğacak, o yediklerimiz de kilo yapacak. Şapkadan tavşan çıkmadı, pastadan da dansöz. Değişen tek şey, bir yaş daha yaşlanmış olmamız ve geri gelmeyeceğini bildiğimiz için öfkelendiğimiz, bitmiş bir '365 gün' daha. Ha bir de 2016'ya girme çılgınlığıyla aldığımız hediyeler ve kıyafetlerin vitrinlerdeki yeni fiyatı (ne yazıyor öyle; 50% indirim mi!) 

Herşeye rağmen yine, yeniden, yeni yıl için "bir umut" dedi tüm dünya... 2016, haberin olsun, sen biterken senin hakkında da iyi şeyler düşünmüyor olacağız.  Biz üzerimize düşeni yapmaktansa herşeye seyirci kalmayı tercih edip, seni de diğer niceleri gibi tüketeceğiz. Hazır mısın? 

O zaman haydi yazımı okuyanlara; Hepi Niv Yır! 









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder